ERSİN SÜEREN
sueren11050@yahoo.com
Rönesans Yorumu
14/01/2014 Rönesans, Tanrının, bilim ve sanat adamları eli ile dünya egemenliğini insana devri için yine Tanrının insan üzerindeki önemli sınavıdır. Rönesansa kadar dünya yaşamında egemenlik Tanrınındır düşünüşünden egemenlik insanlığındır düşünüşüne geçen uluslara Tanrı dünya üzerinde daha güçlü ve kalıcı olmalarını sağlamıştır. İslamda bir ruhban sınıfı olmamasına rağmen egemenlik Tanrınındır savı ile topluluklarını yönetme tarzını benimseyenler aslında kominist yönetimlerin topluluklarına bahsettikleri kişisel mülkiyetsizlik ilkesine benzer bir sistemin içine atmışlardır. Her şeyin kendi için ama hiç bir şeyin kendine ait olmama düşünüşü, dünya üzerinde insanı ikinci plana iten egemenlik Tanrınındır görüşünün yerleştirilmesi, insanda Tanrının tabiat eli ile verdiği yaratıcılık avantajının körlenmesine sebebiyet vermiştir. Bu görüş hangi ülkede daha fazla taraftar bulmuşsa o ülke dünya üzerinde ‘hakimiyet Tanrı eli ile insanındır’ görüşünü benimseyen topluluklardan teknoloji transferi yaparak her defasında Tanrıyı gücendireceğim ( Allah korkusu ) çekingenliği ile cansız maddeler üzerinde çağdaş görüntüler sergilemeğe çalışmıştır. Dolayısıylada bu inanca bağlı kalan topluluklar hiç bir zaman özgür olamayarak Tanrının dünya üzerinde yarattığı en önemli ve en karmaşık becerili insanın tüm yeteneklerini sergileyememişlerdir. Bu anlayışa sahip toplulukların bir anlamda Tanrının isteklerini algılayamayıp, Tanrının insana vermiş olduğu beceri hediyesini yine insan elinin tersi ile itmesinden başka ne olabilir? Eğer Tanrı insana dünya üzerinde sınırlı bir görev ve sınırlı bir beceri vermiş olsaydı o zaman Tanrının tüm insanları aynı düzeyde yaratması kendisi için çok basit bir iş olmaz mı idi? Kim diyebilir ki rönesansla sergilenen tüm sanatsal yapıtlar Tanrının gazabını çeker. Kim diyebilir ki Selimiyenin görkemi, Dolmabahçe sarayının süslemeleri insanlığı günaha sevkeder. Tanrı insan suretinin çizimini gerçekten yasaklasa idi, onun için insanın bu becerisini elinden alması, her şeye kadir için, bir an meselesinden başka ne olabilirdi? Doğal olarak havada uçamayan, denizin altında yaşayamayan insanın bunları başarması günahmıdır? Bunları gerçekleştiren insanlar aslında Tanrının dünya üzerinde insana doğa aracılığı ile hediye ettiği egemenliği Tanrının yaratıcılığına layık olarak en iyi şekilde değerlendiren kişilerdir. Böylesine karmaşık ve önemli bir yapıya sahip kılınan insanda pek tabi ki çok çeşitlilik yelpazesi içinde iki yüzlülüğe, bağnazlığa, çıkarcılığa, verileri yetişme tarzı doğrultusunda kullanmaya da yer vardır. Asıl olan Tanrının dünya egemenliğini doğa eli ile insana vermiş olduğunun bilincine, dünyanın her köşesindeki insanların bir an önce varmasıdır. İşte o zaman; eşit adalet ilkesi ile gelişmiş insanlık ‘ Altın Ortam – Sırat’l Müstakim – Doğru Yol’u bulur. Akıl gözü açık bir yaşam tarzından başkasına itibar etmez. Bu gelişim insanlık yaşamında gecekonduyu, enflasyonu, yer yüzü kirlenmesini, çarpık alt yapısız kentleşmeyi, sapık düşünceyi, insanların bir birini sömürmesini, boğazlamasını ve güce dayalı adalet anlayışını ortadan kaldırır. Dalgıç & Kaptan Ersin Süeren |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
476 YIL SONRA PREVEZE GERÇEĞİ( Bölüm 2) - 02/10/2014 |
476 YIL SONRA PREVEZE GERÇEĞİ( Bölüm 2) |
476 YIL SONRA PREVEZE GERÇEĞİ( Bölüm 1) - 24/09/2014 |
476 YIL SONRA PREVEZE GERÇEĞİ (Bölüm 1) |
Güneş Balçıkla Sıvanabilir mi? - 15/08/2014 |
Güneş Balçıkla Sıvanabilir mi? |
ARABA VAPURUNU KİM İCAT ETMİŞ ? - 16/07/2014 |
ARABA VAPURUNU KİM İCAT ETMİŞ ? |
Dalgıçlığın 1950'lere Kadar ki Kısa Tarihçesi ve SCUBA' YA Geçiş - 20/06/2014 |
Dalgıçlığın 1950'lere Kadar ki Kısa Tarihçesi ve SCUBA' YA Geçiş |
Abbas Sakarya - 22/05/2014 |
Abbas Sakarya |
AE2 & Sultanhisar - 25/04/2014 |
AE2 & Sultanhisar |
18 Mart 1915 - 17/03/2014 |
18 Mart 1915 |
HAŞAŞİLER - 14/02/2014 |
1090-1272 HAŞAŞİLER |
Devamı |